İTÜ`den İzmir depremi raporu

Sorunların kaynağında sahadaki üretimin kontrolsüz ve yetersiz olması yatmakta

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), 30 Ekim'de İzmir'de meydana gelen depremin ardından saha çalışmalarına yönelik hazırladığı değerlendirme raporunu açıkladı.

İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ), yapılan açıklamaya göre, İzmir'de yaşanan depremin ardından, İTÜ Rektörlüğü'nün görevlendirdiği Prof. Dr. Ali Deniz, Prof. Dr. Ercan Yüksel, Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik ve Prof. Dr. Ziyadin Çakır, 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde kentte ön inceleme yaparak yapısal hasarların ve göçmelerin nedenlerini yerinde değerlendirdi. 

Heyet, inceleme sonrasında İTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Elif Serter, Doç. Dr. Hasan Yıldırım ve Dr. Ahmet Güllü'nün katkılarıyla "30 Ekim 2020, İzmir Depremi Değerlendirme Raporu"nu hazırladı.

Raporda, bölgede yaşanan depremi derinlemesine ele alan teknik bulguların yanı sıra binalarda oluşan göçme ve hasarların nedenlerine ilişkin gözlem, tespit ve öneriler yer aldı.

Bilim insanlarınca hazırlanan raporda, sürekli güncellenen deprem yönetmeliklerinin her dönemde yeterli olduğuna işaret edilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:

"Yaşanan sorunların kaynağında çok defa sahadaki üretimin kontrolsüz ve yetersiz olması yatmaktadır. Müteahhitlik ve yapı denetim sistemlerinin süratle gözden geçirilerek iyileştirilmesi; en ucuz olanın değil, güvenli ve kaliteli hizmetin talep edilmesi gerekmektedir. Konut ve iş yeri binalarının inşasında yetkin kuruluşların tercih edilmesi; bina kiralamada ve satın alımında sigorta şirketleri ve müşavirlik firmaları devreye sokularak, bina güvenliğinin sorgulanması sağlanmalıdır. Tasarım, şantiye ve yapı denetim mühendislerinin meslek içi eğitimlerle sürekli güncel tutulması, usta ve kalfalar için uygulamalı eğitim programları düzenlenmesi çok önemlidir."

Raporda, Sisam Adası'nın kuzeyinde denizde kırılan fayın, Bayraklı başta olmak üzere İzmir'de önemli hasarlar oluşturduğu, şehrin altından veya daha yakınından geçen fayların kırılmasının çok daha büyük kayıplara neden olabileceğine dikkati çekildi.

Raporda, "Bu deprem bize bir kez daha göstermiştir ki, bina stokumuzun önemli bölümünün deprem güvenliği yetersizdir. Özellikle büyük şehirlerde yoğun nüfusun yaşadığı 5,6 katlı 'gecekondu apartmanlar' yüksek risk taşımaktadır. Büyük can kayıpları yaşamamak için, ülkemizde ve özellikle megakent İstanbul’da mevcut binaların deprem güvenliklerinin hızlı değerlendirme yöntemleriyle süratle belirlenmesi, ucuz ve kolay uygulanabilir güçlendirme yöntemleri kullanılarak zaman kaybetmeden güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır." ifadeleri kullanıldı.

Yaşanan bu depremin olası İstanbul depremiyle doğrudan ilişkisi olmadığı belirtilen raporda, bu büyüklükteki depremlerle her an karşılaşılabileceğinin unutulmaması ve deprem zararlarının azaltılması için çalışmaların hızlandırılması uyarısında bulunuldu.